Mevlâna 30 Eylül 1207 yılında bugün Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan yöresinde, Belh şehrinde doğmuştur.
Mevlâna'nın babası "Bilginlerin Sultanı" ünvanını almış olan Bahaeddin Veled'dir.
Annesi ise Belh Emiri Rükneddin'in kızı Mümine Hatun'dur.
Ailesi ile birlikte bir çok yer gezen Mevlana 1255 yılında Karaman 'da Gevher Hatun ile evlenmiş , Sultan Veled ve Alâeddin Çelebi adında iki oğlu olmuştur.yıllar sonra Gevher Hatun vefat edince Kerra Hatun ile ikinci evliliğini yapmış , bu evlilikten de Muzaffereddin ve Emir Alim Çelebi adlı iki oğlu ve Melike Hatun adlı bir kızı dünyaya gelmiştir.
Bu yıllarda Konya 'da Selçuklu Devleti en parlak dönemlerini yaşıyordu.Devletin hükümdarı Alâeddin Keykubad , Sultânü'l-Ulemâ Bahaeddin Veled'i Karaman'dan Konya'ya davet etti ve Konya'ya yerleşmesini istedi.
Konya'ya ailesi ile yerleşen Sultânü'l-Ulemâ ölünce talebeleri ve müridleri bu defa Mevlâna'nın çevresinde toplandılar. Mevlâna'yı babasının tek varisi olarak gördüler. Gerçekten de Mevlâna büyük bir ilim ve din bilgini olmuş ,Medrese kendisini dinlemeye gelenlerle dolup taşıyordu.
1244 yılında Şems-i Tebrizî ile karşılaştı. Mevlâna Şems'te "mutlak kemâlin varlığını" cemalinde de "Tanrı nurlarını" görmüştü. Ancak beraberlikleri uzun sürmedi. Şems aniden öldü. Mevlâna Şems'in ölümünden sonra uzun yıllar inzivaya çekildi.
Yaşamını "Hamdım, piştim, yandım" sözleri ile özetleyen Mevlâna 17 Aralık 1273 pazar günü Hakk'ın rahmetine kavuştu.
Mevlâna ölüm gününü yeniden doğuş günü olarak kabul ediyordu. O öldüğü zaman sevdiğine, yani Allah'ına kavuşacaktı. Onun için Mevlâna ölüm gününe düğün günü veya gelin gecesi manasına gelen "Şeb-i Arûs" diyordu
"Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız! Bizim mezarımız âriflerin gönüllerindedir"